|
|
|
İKİ ARNAVUT
iki arnavut kanka köyün birinde aynı evde kalıyormuş.her sabah kalktıklarında aralarında iş bölümü yaparlarmış.biri odun keser biri dereden bakraçlarla su getirirmiş.yine bi sabah uyanmış kanka arnavutlar biri demişki bugün odunu sen kes suyu ben getireyim;tamam demiş öteki.sırtlanmış bizimki bakraçları gitmiş suya ötekide odun kesmeye koyulmuş.bizim suya giden çok yürüyüp terlediği için dur ben bi dereye giremde serinleyem demiş.arnavutun meşhur pamuklu uzun beyaz tumanı suya girip çıktıktan sonra transparan tayt gibi götüne yapışmış.yüklenmiş bakraçları dönmüş eve,eve varınca bi hayli yorulmuş,bırakam demiş bakraçları şu sedire kıvrılıverem.götü dönmüş kapıya yorganı çekmiş kafaya ıslak tuman ayağında göt kabak gibi açıkta kalmış.öte yanda bizim odun kesen hararetli yıllardır abaza bırak götü kadın yüzüne hasret eve girip kabak gibi götü görünce gözü dönmüş.ne yapsamda hissettirmeden geçirsem diye düşünmüş.tabi kararlı hissettirmeden geçirivermiş bizimkine.tabi sabah uyanmış bizimki bakmış göt yaş şüpelenmiş,hemen biayna almış göte eğilip bakmış kankasının yanına koşmuş o sırada kankası keçileri yemliyo bakın arada geçen diyaloğa: mağdur:sen arkadaş ben arkadaş benim göt niye yaş tabi durumu çakan kankası etrafa bakar ve keçileri görür zanlı:senin götü yalamış keçi bizimki eğilmiş aynayla göte tekrar bakmış ve sinirli bi şekilde yapıştırmış;yalasa keçi kıllar yatık olacak bunlar içe batık.....
1 - ARNAVUT İNADI :Ömründe iki rek 'at bayram namazından başka namaz kılmayan bir Arnavut bir gece şehre inmiş. Minarelerin, camilerin kandillerle süslenip pırıl pırıl yanmakta olduğunu görünce merak edip sormuş. Teravih namazı kılınıyor demişler. Oğluna, sen şuracıkta bekle, ben camiye girip iki rek'at kılayım demiş. Meğer o camide de hatim ile teravih kıldırılıyormuş. İmama uymuş, rek'atların adedi yedi, sekiz, onbeşe çıkınca bakmış ki namazın biteceği yok, uzadıkça uzuyor. İstirahat fasılasından bilistifade kapıda bekleyen oğluna seslenmiş:
Mori Bayram! Sen bekleme, merkebi al köye git. Annene söyle merak etmesin. İş burada inada bindi, ben sonuna kadar dayanacağim...
2 - Dünya büyük bir tehlikenin eşiğinde olduğundan beş gönüllü cesur ekip kurulacak bu ekip beş ayrı ülkeden seçilecek ve hepside özel sınavdan geçirilmek üzere kampa götürülür ilk sınava amerikalı alınır ve görevin öneminn idraki için ilk sınavda bir odaya amerikalının karısını getirirler ve amerikalının eline bir silah verirler karısını öldürmesini isterler amerikalı odaya girer bir müddet sonra geri çıkar ve''yapamayacağım'' der ... aynı şekilde ingilz ,fransız ve alman da silahı ve görevi iade ederler sıra arnavuta gelir ve durumun önemi anlatılır ve aynı şekilde karısını öldürmesi halinde sınavı geçeceğini söylerler ve silahı arnavuta verirler ve odada karısını vurmasını isterler arnavut odaya girer ve gerçekten karısı ordadır görev bilnci ile hemen silhı ateşler dışarıdan silh sesini duyarlar ayrıca epey bir gürültü kopar . arnavut dışarı çıkınca sorarlar ne oldu diye bizimki kızgın kızgın ....!!!
''te be yahu verdıgınız silah kuru sıkıymış benda oni pencereden attim aşşiye''....
3 - ARNAVUT un biri bir gün yeni ayakkabı ile saat almış sokağa çıkmış kimse bunu fark etmeyince krize girmiş düşünmüş düşünmüş...en sonunda bir arkadaşına omuz atmış oda napıyosun diyince::::heeeyy bak sana bu ''ayakkabılarını kaldırarak''' ayakkabılarla bir vurur isem ''saatini iyice göstererek''5 dakika havada uçarsın demiş
4 -CENNET YEMEĞİ :Ahçıda karşılıklı oturmuş, Oflu kabak yemeği, Arnavut pırasa yiyordu. Arnavut tabii pırasayı methederek, cennet yemeği deyince Oflu asıl cennet yemeği kabaktır dedi. Kabaktır, pırasadır diye bu minval üzere atışırlarken çekmişler tabancayı. Ahçı'yı da çağırıp ona sormuşlar:
- «Doğru söyle bakalım, önce cennetten kabak mı çıktı, pırasa mı?»
Zavallı ahçı bakmış ki durum fena. İşi şöylece tatlıya bağlamış:
- «Adem babamız cennetten çıkarken kabağı eline almış pırasayı da kılıç gibi beline kuşamış da öyle çıkmış.»
5 - SABUN VE ARNAVUDUN İNADI :Bir Arnavut pazardan alış veriş yapmış beyaz peynir, arap sabunu öteberi almış ama! Peynirin içine arap sabunu sızmış, eve gelip de ekmeğin içine peynir koyup yerken ağzının köpürdüğünü gören karısı: Aman! Yoksa sabun mu koydun ekmeğin arasına.»
Yok be more, sabun da olsa peynir de olsa yiyeceğim oni, para vermişem, o istediği kadar köpürsün. »
6 - NİÇİN GÖREMİYORMUŞ :Arnavut Devlet Başkanı Enver Hoca bir gün eski Arnavut Kralı ZOGU'nun ruhunu çağırmış ve şu iki suali sormuş:
- 1.«Benim sağladığım üstün başarılarımı, halkımın mutluluğunu oradan izleyebiliyor musun?, 2. Benden bir dileğin varmı?»
- Zogu'nun ruhu «1. Hayır, hiç bir şey göremiyorum. 2. Çabuk yanıma gel ki!, o zaman halkımın hakiki mutluluğunu ancak görmeye başlarım!»
7 - BİZİMKİ daha yeni muhacirdir ve bir yakınlarının yanına yerleşir bir süre sonra ev sahibi hemşerisini iş güç ve dil öğrenmesi için türk komşularıyla tanıştırır bir gün üç kafadar türk ve bizimki hasat zamanı buğday biçmeye giderler tarla oldukça büyüktür mal sahibi ile parada anlaşırlar fakat mal sahibinin bir şartı vardır aceleye getirilip yerlere buğday dökülmemesidir dört kafadar işe koyulurlar çalış çalış fakat ilerliyemiyorlar acele etseler buğday dökülecek biri başlıyor hızlı hızlı biçmeye diğeri müdahele ediyor adama söz verdik yavaş diyor oda ben kolayını buldum deyince diğer ikisi merakla neymiş o diye soruyorlar o da ağa gelip dökülen yerleri sorarsa arnavut biçti deriz nasıl olsa o türkçe bilmiyor deyip bir haftalık işi bir günde bitiriyorlar ağa geliyor şaşırıyor ve tarlayı gezmeye başlıyor iki adım atıyor yerde buğday dolu soruyor burayı kim biçti üçü bir ağızdan arnavut biçti ağa geziniyor neresini sorsa cevap aynı gezme bitiyor iş paraları almaya geliyor ağa tüm parayı bizimkine veriyor diğerleri soruyorlar bizim paralarımız ağa cevaplıyor ben nereyi sordumsa arnavut biçti diyen sizlersiniz parada onun hakkı ...!
8 - Arnavutun biri lokantaya gitmiş,etli yemekle birlite pilav söylemiş,bu arada yanındaki masada
bulunan diğer müşteri garsona bana bir komposto getir diyor,garson alıp getiriyor.Bizim arnavutda kompostoyu isteyecek ama adını bir türlü söyleyemiyor,hey garson efendi diyor hele bana baksana diyor.Garson çıkıp geliyor ne emredersiniz efendim diyor,Bizim arnavutta böbürlenerek bana bir sonposta getir diyor,garson affalıyor nedir bu son posta bir daha dönüyor efendim anlayamadım ne istemiştiniz diyor Arnavut kompostonun adını tam telaffuz edemediğinden yine sonposta diyor garson şaşırıyor ve ben anlayamadım şefini çağırır ve şef garson yaklaşır efendim arkadaşımız anlayamamış ne istemiştiniz diye sorar bizim Arnavut yine sonposta der,şef komposto demiştiniz galiba der bizim Arnavut he he der kafasını sallar
Garson kompostuyu alır getirir önüne koyar bizim Arnavut birde ne görsün herzaman yediği
Ayva hoşafı olduğunu görünce bizim ayva hoşafının adı burada olmuş komposto der geçer.
9 - Arnavutun biri türkiyeye temelli gelmiş ve iş aramaya başlamış bir türlü iş bulamamış. tam yolda yürürken el arabasıyla eskiciyi görmüş
''ESKİCİİİ SARI BAKIR DEMİR ALIYORUM ESKİCİİİİİİİİİ.......''
|
|
|
|
|
|
|